Naciye Hepgül ile sözlü tarih görüşmesi

Abstract

1922 yılında Bursa’da doğan Naciye Hepgül, 40 yıldır Yeşil Mahallesi’nde yaşamaktadır. Eskiden evliliklerin görücü usulü yapıldığını söyledikten sonra düğün hikayesinden detaylıca bahseder. Sünnet törenlerinde çocuklara ilk önce kına yakıldığını aktarır. Sünnet çocuğu arabayla gezmeye götürülür, oradan mutlaka Emir Sultan’a gidilir. Mahallede Suluki Dede yatırı vardır. Muradiye-Hamzabey Camii yapılırken Suluki Dede’nin kalfa olduğunu rivayet edilir. Eskiden evlerde çeşmeler yoktur, su sokaklardan ve Pınarbaşı Suyu’ndan temin edilir. Mahalleye taşındığında elektriğin ve radyonun olduğunu televizyonun ise daha sonraları yaygınlaştığını söyler. Görüşmede eşiyle hacca gitme hikayesine de anlatır. Mahallede kadınlar çalışmaz. Hıdırellez dolayısıyla yılbaşından sonraki hiçbir takvim yaprağı atılmaz, Hıdırellez geldiğinde ise herkes üzerinden kendisine ait bir eşyayı verir. Bu eşyalar bir küpün içerisine konarak ağzı kırmızı tülbentle bağlanır. Sonra mahalleli maniler söyleyerek küpün içerisinde konulan eşyaları çeker. Çocukların isimleri büyükler tarafından konulur. Doğumlarda lohusa şerbeti ile birlikte gül şurubu kaynatılır ve misafirlere ikram edilir. Mahalledeki bazı batıl inançlardan söz eden Hepgül, günlük ev işlerinin bile bu inanışlar doğrultusunda planlandığını söyler.