Basit öğe kaydını göster

Yıldırım, Ali
Fener, Alpaslan
2016-08-31T10:00:49Z
2016-08-31T10:00:49Z
2016-05-31
http://hdl.handle.net/20.500.11834/3379
Bu görüşme, İstanbul Kalkınma Ajansı'nın desteğiyle, Bilim ve Sanat Vakfı tarafından, "Sözlü Tarih Araştırmaları Veritabanı ve İstanbul'un Mekansal ve Kültürel Çeşitliliğine Yönelik Uygulama Örnekleri Projesi" başlığı altında gerçekleştirilmiştir. Bu proje kapsamında yapılan görüşmelerin sayısı 33'tür.tr_TR
Tek parti dönemindeki dini baskılara değinen Ali Yıldırım, imamların namazlardan sonra camileri kilitleyerek anahtarı polise teslim ettiklerini anlatır. Bu durum, her vakit namazı için geçerlidir. Hafiyelerin özellikle belli başlı alimleri takip ettiğini ve ağabeyinin de gizli polisler tarafından takibata alındığını söyler. Sultan Ahmet Camii’nde askerliğini yapar. Caminin bir tarafı ahır, diğer bir tarafı da kışla olarak kullanılmaktadır. Dini baskılar nedeniyle evde Kur’an-ı Kerim okutmak için kaymakamlıktan izin almak gerekir. Demokrat Parti iktidara geldikten sonra yasaklar kalkar ve imam hatip liseleri açılır (04:10). Şapka İnkılabı’ndan bahseden Yıldırım, Demokrat Parti iktidara gelince yasakların kalktığını belirtir (07:00). Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilen Süleymaniye Medresesi, 1935 yılına kadar eğitim veremez. 1935 yılında ismi değiştirilip tekrar öğrenci almaya başlanır. Medreseden mezun olmanın çok zor olduğunu ve 70 öğrenciden ancak 14’ünün mezun edildiğini sözlerine ekler (11:20). Medresedeki arkadaşlarının çoğu şehir dışından gelmektedir. Bazıları imam, bazıları ise hoca olur. Okulu yarıda bırakanlar ise savaş sonrasında ailelerini geçindirmek zorunda kalır (13:40). Atatürk ile ilgili düşüncelerini paylaşan Yıldırım, Atatürk’ün Anadolu’ya Sultan Vahdettin tarafından gönderildiğini söyler. Atatürk, Sultan Vahdettin ve Said Nursi ile ilgili bizzat tanık olduğu olayları ve çevresinden konuyla ilgili edindiği duyumları aktarır. Özellikle Said Nursi ve Atatürk arasında geçen bir diyalogdan bahseder (18:15). Tekrardan Atatürk ile Latife Hanım’ın boşanmasını ve Atatürk ile Hırka-i Şerif Camii’nde karşılaşmasını anlatır (23:30). Atatürk tarafından Rusya’ya gönderilen İsmet İnönü’nün, komünizm rejimine sıcak baktığını ve Atatürk ile İsmet İnönü’nün arasında bu yüzden sorun oluştuğunu düşünür (25:30). Harf İnkılabı’ndan sonra Kadırga’daki ilkokulda Latin alfabesini öğrenir ve diplomasını alarak kadroya geçer. Halkın Latin alfabesini kolay olduğu için beğendiğini söyler. Arap alfabesi ve Latin alfabesini karşılaştırır (28:30). Soyadı Kanunu çıktığı zaman babası Bursa Ulu Camii’nde görevlidir ve Bursa Yıldırım’da oturmaktadır. Yıldırım semtinde oturduğu için kendisine Yıldırım soyadı verilir. Kılık Kıyafet Devrimi’nden önce dini eğitim görenler şalvar, memurlar patur, yüksek tahsil alanlar ise pantolon giymektedir. O yıllarda kılık kıyafeti düzgün olmayan ve kravat takmayan Beyoğlu’na çıkamaz (33:00). Boğaziçi Üniversitesi’nin olduğu yerde bir konakları vardır. Bu konak yandıktan sonra saraya geçerler. Bebek’te en fazla iki katlı binalar olup çoğunda memur ve emekli kesim oturmaktadır. İstanbul’un genelinde olduğu gibi Bebek de Adnan Menderes döneminden sonra kalabalıklaşmaya başlar (35:10). Adnan Menderes döneminde istimlakler yapılır ve yeni caddeler açılır. Vatan Caddesi’nin açıldığı yerde su birikintileri ve bağlar vardır. İstanbul göç aldıkça kalabalıklaşır ve şehir surdışına doğru büyür (38:20). Adnan Menderes döneminden sonra göç hiç durmaz ve şehir sürekli gelişir. Demokrat Parti’den sonra gelen hükümetlerden; haşhaş ve afyon ekimine getirilen sınırlamadan bahseder. Adnan Menderes’ten sonra din alanındaki özgürlüğün devam ettiğini dile getirir. Süleyman Demirel ile Turgut Özal dönemi arasındaki farklıları ve Recep Tayyip Erdoğan dönemindeki gelişmeleri anlatır (42:50). Demirel ile Özal milli eğitime çok önem verir. Hilafetten sonra en güzel devrin Recep Tayyip Erdoğan zamanında yaşandığını söylemektedir (43:45). Adnan Menderes döneminde halkın yoğun ilgi gösterdiği imam hatip liseleri açılır. Langa’ya 1977 yılında yerleşen Yıldırım, Langa’nın Aksaray’da ikiye ayrıldığını; yolun aşağı kısmında Rumların ve Ermenilerin; üst kısmında ise Müslümanların yaşadığını ifade eder. Deniz kenarında da eğlence mekanları vardır (48:10). 1960 yılında evlendikten sonra Bayrampaşa’ya bağlı Sağmalcılar’da yaşamaya başlar. Sağmalcılar’daki evi işine uzak olması ve küçük gelmesi sebebiyle satar (51:20). Yahya Efendi Camii’nin cemaatinden, türbesinde bulunan eşyalardan bahseder. 42 yıl Yahya Efendi Camii’nde çalıştıktan sonra 1978 yılında emekli olur. Yahya Efendi Camii’nde göreve başladığı ilk günü anlatır. Yahya Efendi Camii’nin bereketinden ve faziletinden bahseder (56:30). Süleymaniye Medresesi’nin eğitim aldığı zamandan bugüne çok değişmediğini belirtir. İstanbul’da Marmara depreminden önce de depremler olduğunu fakat Marmara depremi kadar şiddetli bir deprem yaşamadığını söyler. İstanbul yangınlarını anlatan Yıldırım, eskiden yangınlara tulumbacıların müdahale ettiğini belirtir. Marmara depremi ile ilgili duyduklarını ve yaşadıklarını anlatır (01:04:10). Kanlıca’ya yoğurt, Sarıyer’e börek, Beykoz’a paça, Alibeyköy’e mısır yemeye gidilmektedir. At yarışlarını izlemek için Veli Efendi Hipodromu’na giden Yıldırım, hipodromda atların yanında merkep ve midilli atlarının da yarıştırıldığını anlatmaktadır (01:05:40). Medresede okurken toplu halde geziye gidilir. Bu gezilerin parasını devlet karşılar. Dönemin esnaf ilişkilerinden bahseder ve insanların birbirlerine düşkün ve yardımsever olduğunu dile getirir. 1960’tan sonra Türkiye’de yaşananlara ve 1980 İhtilali’ne neden olan olaylara değinir (01:11:10). Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Recep Tayyip Erdoğan dönemlerinden bahseder (01:15:00). Ahir zaman alimleri olarak nitelendirdiği din alimleri ile ilgili düşüncelerini söyler (01:19:10). Necmettin Erbakan’dan bahseden Yıldırım, hem hilafet hem istibdat hem de serbesti dönemini yaşadığını kaydetmektedir. Vefat eden kişinin ardından yapılması gerekenleri açıklar ve din alimlerinin bu konulardaki eksiklerini eleştirir (01:26:00). Alimlerin çıkar gözetmeden çalışmaları gerektiğini ifade etmektedir. Tarikatlarla ilgili düşüncelerini paylaşan Yıldırım, herhangi bir tarikata intisap etmediğini belirtir (01:33:40). Teknolojiye bakış açısını; teknolojinin fayda ve zararlarını anlatır. Ve son olarak eski gazetelerden bahseder (01:40:20).tr_TR
Bilim ve Sanat Vakfı (BİSAV)tr_TR
İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA)tr_TR
01:40:47tr_TR
audio/x-mpegtr_TR
audio/x-wavtr_TR
turtr_TR
info:eu-repo/semantics/openAccesstr_TR
Atatürk, Mustafa Kemaltr_TR
Latife Hanımtr_TR
Çakmak, Fevzitr_TR
Menderes, Adnantr_TR
Demirel, Süleymantr_TR
Özal, Turguttr_TR
Erbakan, Necmettintr_TR
Erdoğan, Recep Tayyiptr_TR
Karabekir, Kazımtr_TR
Latin Alfabesitr_TR
Kılık Kıyafet İnkılabıtr_TR
Soyadı Kanunutr_TR
Göçtr_TR
Kentleşmetr_TR
İmar Faaliyetleritr_TR
Eş, Emirtr_TR
Süleymaniye Kütüphanesitr_TR
1960 İhtilalitr_TR
1980 İhtilalitr_TR
Günlük Yaşamtr_TR
Sosyal Yaşamtr_TR
Eğlencelertr_TR
Eğitimtr_TR
Dini Yasaktr_TR
Devrimlertr_TR
Hırka-i Şerif Camiitr_TR
Ali Yıldırım ile sözlü tarih görüşmesi 2. bölümtr_TR
Görüşmetr_TR
1909, İstanbul; T.C.; Erkek; Emeklitr_TR
Türkiye, İstanbul, Fatih, Vefatr_TR
yTBJpMX_4g4tr_TR


Bu öğenin dosyaları:

DosyalarBoyutBiçimGöster

Bu öğe ile ilişkili dosya yok.

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster